Pages

19 Mayıs 2017 Cuma

Medya Gerçeği : Noam Chomsky ve Rızanın İmalatı

Medyanın nasıl ve hangi toplumsal koşullar içerisinde üretim yaptığı ile araştırmalarda bulunan en önemli düşünürlerin başında Noam Chomsky ve Edward S. Herman gelmektedir. İki ünlü akademisyen, birlikte yazmış oldukları ‘’Rızanın İmalatı: Kitle Medyasının Ekonomi Politiği’’ adlı kitapta Amerikan medyasının haber üretimini eleştirel bir perspektifle incelemişlerdir. Bu çalışmada, medya çalışmalarındaki önemli ve hala geçerliliğini koruyan kuramlardan birisi olan ‘’Propaganda Modeli’’ kuramını ortaya atmışlardır.


Bu modele göre, medya toplumdaki siyasi ve ekonomik sistemin kurallarından bağımsız bir biçimde var olamaz. Bu sebeple, medya endüstriyel kapitalizmin yasalarına göre şekillenir. Medya, kapitalist denetim ve kontrol altındadır. Artık, bilinç ile ilgili alanlar kamusal tartışmalar sonucu uzlaşılan ortak paydalar olmaktan çıkmış,kendisi bir endüstri haline gelmiştir.

Bunun en önemli göstergelerinden bir tanesi, pazarda bulunan şirket sayısıdır. Ben Bagdikian 1983 yılında yayımlamış olduğu ‘’ The Media Monopoly ‘’ ( Medya Tekelleşmesi) adlı kitabında dünyanın büyük bir bölümü için haber,film,müzik vb. kültürel ürünlerin üretimini,dağıtımını ve gösterimini yapan şirket sayısının 50 olduğunu belirlemişti. Chomsky ve Herman ise bu sayının artık çok daha azaldığını bu araştırmalarında ortaya koymuşlardır.


Bugün biliyoruz ki, medyadaki tekelleşme daha da uç boyutlara ulaşmıştır. Bütün sektöre 6 büyük medya şirketi egemen olmaktadır.


Bu yüzden, Chomsky ve Herman medyanın demokratikliğinin ve demokratik bir toplum düşünü gerçek kılmak için mücadele ettiği mitinin ayaklarının yere sağlam basmadığını iddia etmektedirler. Bu şirketler, medyada kendilerine muhalif olacak seslere yer vermezler.



Ayrıca, medya içeriğini bu şirketlerinin oluşturması, toplumdaki bütün bir fikir ikliminin de bu şirketler ve onların politikaları doğrultusunda oluşturulduğu anlamına gelmektedir. Buna göre, totaliter rejimlerin sopası varsa, demokrasinin de propagandası vardır.


Neyin haber olacağı, hükümet , iş dünyası ve medya patronları tarafından belirlenmektedir. Bu kurumlar, temel konularda ortak bakış açısına sahip olduklarından dolayı,birbirlerine rakip olarak gözükseler bile kendi zararlarına olabilecek söz ve eylemlerin medyada yer almasına müsaade etmezler. Bu sebeple çok açık bir sansür vardır. Bu yüzden Amerikan medyasının – ve medyanın kapitalist ekonomi içerisinde bulunduğu hiçbir ülke medyasının – demokratik nitelikler taşıdığını iddia etmek doğru değildir.


Chomsky ve Herman’ın önemli iddialarından birisi de medya çalışanlarıyla alakalıdır. İki düşünüre göre, habercilerin, gazetecilerin hissettikleri açık veya gizli bir sansür olduğu düşüncesi tam olarak doğruyu yansıtmaz. Hatta ana akım medya içerisinde yer alan bir medya çalışanına baskıya maruz kaldığını soracak olursanız, o kişi size kesinlikle bunun doğru olmadığını, haber üretim sürecinde bütün kararları,hiçbir telkine dahi maruz kalmadan kendisinin aldığını söyleyecektir. Tam bu noktada ikilinin buna cevabı şudur : ‘’ Gerçekten de haberciler üstünde bir baskı ve sansür yoktur çünkü onlar neyi söyleyip söylememesi gerektiklerini bildikleri için oradadırlar. Onlar iyi okullarda eğitim almış, elit kesimden aldıkları burslarla eğitimlerine devam etmiş, onların düzenlemiş olduğu etkinliklere katılmış ve geçirdikleri bu uzun eğitim sürecinin sonucunda sahip oldukları ideoloji toplumun üst kesimindekilerle birbirlerine çok yakın olmuştur. Egemen değerler artık bu genç gazeteciler tarafından içselleştirilmiştir. ‘’  Bunun sonucunda da ana akım medya, sistemin kendisini üretmesi ve sürdürmesinde önemli bir role sahip olan kalifiye çalışan ihtiyacını gidermiştir. Böylece sistem artık ‘’ rıza üretmeye’’ hazırdır.


‘’ Rızanın İmalatı’’ kavramı Chomsky ve Herman’dan yıllar önce, Walter Lippman tarafından ‘’ Kamuoyu ( The Public Opinion)  adlı kitabında kullanılmıştı ve demokrasinin etkin bir şekilde işleyebilmesi için geniş halk topluluklarının düşüncelerinin ‘’ ortak bir sağduyuda’’ buluşturulmasının önemi ve gerekliliğinden bahsetmiştir. Bunu da rızanın üretilmesi olarak tanımlamıştır.

Chomsky ve Herman’ın oluşturdukları propaganda modeli 5 süzgeçten oluşur:




  1. Kitlesel Medyanın Büyüklüğü ve Mülkiyeti:  Medya, liberal ekonomi içerisinde işleyen kurumlardan bir tanesidir. Serbest Pazar felsefesinde bütün fikirler ( bizim konumuzda medya şirketleri) ortak bir alanda bulunur ve en çok kabul gören fikir kendisine diğer fikirlere göre sağlam bir yer edinir. Serbest Pazar ekonomisi şeklinde işleyen kapitalist sistemin içinde yer alan medya şirketleri için de durum aynıdır. Bir sürü medya şirketi arasından, gücünü en çok kabul ettiren ve bunu sürdürebilenler ayakta kalabilmektedir. Daha küçük çaplı şirketlerin sektörde sözlerini geçirmeleri, üretim ve dağıtımlarını yaygınlaştırılmaları mümkün değildir. Çünkü git gide bir yoğunlaşma ve tekelleşme süreci yaşanmaktadır. Bunun neticesinde de medya muhalif,kendi ideolojisi dışında olanların görüşlerini ya hiç dillendirmez ya da bu görüşleri marjinalize ederek kabul edilebilirliğini güçleştirmektedir.
  2. Gerekli Reklam Ruhsatı: Medya şirketleri ticari kuruluşlardır.  En büyük gelir kaynakları da reklamlardır. Ürettikleri programlarla satın alma gücüne sahip, para harcamaya hazır müşterilere ulaşarak belli bir reyting/tirajın üstüne çıkmaya çalışırlar. Bunu başardıkları takdirde, kendi ürünlerini ( izleyicileri-yani bizleri) reklamcılara belli bir ücret karşılığında satabileceklerdir. Medyanın temel işleyiş prensibi budur. Bu sebeple medya ekonomik düzeyi belli bir seviyenin üzerinde olanlara hitap eder, diğerlerini dışlar. Harcama gücüne sahip olmayanların sorunlarını dile getiren veya onların ilgi duydukları konularda programlar yapma düşüncesinde olmazlar. Haber üretiminde belli bir standartlaşma meydana gelir. Bu sebeple, medyanın kültürel üretim faaliyeti izleyici veya yapımcılardan ziyade reklamcıların merhametindedir.
  3. Haber Medyasının Kaynağı: Medya haber oluşturma sürecinde resmi kaynaklara bağımlıdır. Çünkü bu kaynaklar güvenilir ve kolaylıkla erişilebilirdir. Ayrıca kendi özgün haberini bulmak ve yayınlamak masraflı bir iştir. Bu yüzden medya devletin propaganda aracı olarak kullandığı resmi haber ajanslarına bağlı olarak, belli bir ideolojik duruşun ön kabul olarak benimsemiştir.
  4. Tepki ve Yaptırımcı Kurumlar: Tepki ile kast edilen olumsuz eleştiridir. Olumsuz eleştirisinde çekinilen iki grup da izleyiciler  ( satın alma gücüne sahip olanlar !) ve reklamverenlerdir.  Bu yüzden medya şirketleri izlerkitle sayısının azalmasına neden olacak şekilde yayın yapıp elde edecekleri reklam gelirlerinden mahrum kalmak istemezler. Bu durum da medyadaki çeşitliliğin ciddi manada zarar görmesine yol açmaktadır.
  5. Bir denetim olarak Anti-Komunizm: Özetle, medyanın kapitalist bir düzen içinde yer almasından dolayı, bu düzeni tehdit eden komünizme ait bütün düşünce ve görüşler sistemli bir şekilde dışarı itilir. Böylece düzenin sağlıklı bir şekilde işlemesi sağlanır.

İşte Chomsky ve Herman medyanın işleyişini bu şekilde açıklıyorlar. Değişik çevrelerce propaganda modeline farklı eleştiriler gelmiştir. Bunlar modelin komplo teorisine yakın olduğu, medya profesyonelliği ve nesnelliğin göz ardı edildiği, muhalefeti ve direnişi açıklamakta yetersiz kaldığı ve medyaya aşırı mekanik bir şekilde baktığı, onun toplum içindeki dinamikleri göz önüne almadığını vurgulamaktadır. Fakat buna rağmen Chomsky ve Herman bütün iddialarını çeşitli araştırmalarla kanıtlama çabasına girmişlerdir ve başarılı da olmuşlardır.

Bütün iddiaları ve kendisine yöneltilen bütün eleştirilerle birlikte, Propaganda Modeli iletişim çalışmalarında çok önemli bir yer tutmaktadır. Rızamızın imal edilmesini istemiyorsak, doğruluğuna inanmak zorunda olmasak bile bile bu modelin söylediklerinden en azından haberdar olmalı ve medyanın ürettiklerine ve kendisine alternatif bir bakış gerçekleştirmeliyiz. Bunun için de Chomsky’in Rızanın İmalatı adlı belgeseli doğru bir başlangıç olacaktır :


0 yorum:

Yorum Gönder